es-Sünen. İbn Mâce (ö. 273/887)
ES-SÜNEN
İbn Mâce
Kütüb-i Sitte’nin altıncı kitabı olarak kabul edilen eser, bazı âlimler tarafından babların fıkhî bakımdan güzel sıralanması ve içinde mükerrer rivayetlerin bulunmaması sebebiyle diğer hadis kitaplarından daha kullanışlı görülmüştür.
Sünnete önem verme, bid‘atlardan, re’y ve kıyastan, sapkın fırkalardan kaçınma, iman, kader, önde gelen bazı sahâbîlerin değeri ve ilmin fazileti konularında 266 (veya 262) hadisin yer aldığı uzun bir mukaddime ile başlayan eser Muhammed Fuâd Abdülbâkī’nin neşrine göre otuz yedi kitap, 1513 bab ve 4341 hadis; M. Mustafa el-A‘zamî neşrine göre ise otuz iki kitap (Zehebî de bu görüştedir; bk. Aʿlâmü’n-nübelâʾ, XIII, 280), 1515 bab ve 4397 hadis ihtiva etmektedir. Kendisinden nakledildiğine göre İbn Mâce eserini Ebû Zür‘a er-Râzî’ye sunmuş, o da beğendiği eserin zamanla birçok hadis kitabını gölgede bırakacağını söylemiş, ancak otuz kadar hadisin isnadını zayıf bulmuştur. Bazı âlimlerin zayıf kabul ettiği bu rivayeti Zehebî Teẕkiretü’l-ḥuffâẓ’da (II, 636) aynen nakletmekte, Aʿlâmü’n-nübelâʾda ise (XIII, 278-279) eleştirmektedir. Zehebî’ye göre bu nakil doğru ise Ebû Zür‘a’nın sözünü ettiği otuz hadisin hiçbir değeri olmayan rivayetler olabileceğini, esasen bu eserdeki 1000 kadar rivayetin delil olma niteliğine sahip bulunmadığını, İbn Mâce’nin bu çalışmasına münker, az da olsa mevzû hadis almak suretiyle onun değerini düşürdüğünü belirtmiştir.
es-Sünen’i yayımlayan M. Fuâd Abdülbâkī, Ahmed b. Ebû Bekir el-Bûsîrî’nin Miṣbâḥu’z-zücâce fî zevâʾidi İbn Mâce (II, 1520) adlı eserinde yer alan değerlendirmelerden faydalanarak es-Sünen’deki 1339 rivayetin Kütüb-i Sitte’den sadece bu eserde yer aldığını, bunlardan 428’inin râvisinin sika ve senedinin sahih, 199’unun isnadının hasen, 613’ünün isnadının zayıf, doksan dokuzunun isnadının çok zayıf, hatta asılsız olduğunu söylemektedir. Ebû Zür‘a er-Râzî eserdeki otuz kadar hadisin isnadını zayıf bulurken Ebü’l-Ferec İbnü’l-Cevzî bu kadar rivayetin mevzû olduğunu ileri sürmüştür. Muhammed Abdürreşîd en-Nu‘mânî, Ebü’l-Ferec İbnü’l-Cevzî’nin mevzû kabul ettiği otuz dört hadisle ilgili görüşüne eleştiriler yöneltmiştir (el-İmâm İbn Mâce ve kitâbühû es-Sünen, s. 192-222). Bazı âlimlerin mevzû olduğunu kabul ettiği hadisler hakkında İbn Hacer el-Askalânî çok zayıf ifadesini kullanmıştır (Tehẕîbü’t-Tehẕîb, IX, 531). Bu değerlendirmeler ışığında eserde çok miktarda mevzû rivayet bulunduğu iddiasının doğru olmadığını söylemek mümkündür. V. (XI.) yüzyıl âlimlerinden Ahmed b. Hüseyin el-Beyhakī’nin eserlerinde Sünen-i İbn Mâce’den söz edilmemesi onun da diğer sünenler gibi İslâm dünyasında bu asırdan sonra yaygınlaştığı kanaatini uyandırmakta (Zehebî, Teẕkiretü’l-ḥuffâẓ, III, 1132), öte yandan eseri İbn Hazm’ın görmemesi onun bu yüzyılda Endülüs’e henüz ulaşmadığını ortaya koymaktadır.
Daha önceleri Ṣaḥîḥayn ile Sünen-i İbn Mâce dışındaki üç sünen el-Uṣûlü’l-ḫamse diye anılırken bilindiği kadarıyla ilk defa İbnü’l-Kayserânî VI. (XII.) yüzyılın başlarında, el-Uṣûlü’l-ḫamse’de bulunmayan birçok hadisi ihtiva etmesi dolayısıyla bunlara İbn Mâce’nin es-Sünen’ini ilâve ederek Kütüb-i Sitte adını vermiştir. İbn Mâce’nin eserinin Kütüb-i Sitte’ye dahil edilip edilmemesi konusunda farklı görüşler ileri sürülmüştür. Bu sebeple Endülüslü muhaddis Rezîn b. Muâviye es-Sarakustî ve Mecdüddin İbnü’l-Esîr gibi âlimler Mâlik’in el-Muvaṭṭaʾını, daha başkaları da Abdullah b. Abdurrahman ed-Dârimî’nin es-Sünen’ini İbn Mâce’nin eserine tercih etmişlerdir. es-Sünen’in günümüze ulaşmasını sağlayan yegâne râvisi, İbn Mâce’nin talebeleri arasında en meşhuru olan hadis hâfızı Ebü’l-Hasan Ali b. İbrâhim el-Kattân el-Kazvînî’dir. Eserin diğer râvileri içinde nüshaları erken bir zamanda kaybolan Süleyman b. Yezîd el-Kazvînî, Ebû Ca‘fer Muhammed b. Îsâ el-Muttavviî el-Ebherî ve Ebû Bekir Hâmid el-Ebherî bulunmaktadır.
Es-Sünen Üzerinde Yapılan Şerh Ve Hâşiyeler
Moğultay b. Kılıç. el-İʿlâm bi-sünnetihî ʿaleyhisselâm adlı beş ciltlik tamamlanmamış eseridir. Bunun müsvedde halinde iki ciltlik müellif nüshası Millet Kütüphanesi’nde (Feyzullah Efendi, nr. 362, hicrî 737 tarihli), müellif nüshasından istinsah edilen üç ciltlik bir diğer nüshası Bankipûr’dadır (Kettânî, s. 404).
Muhammed b. Hasan ez-Zebîdî. Mâ tedʿû ileyhi’l-ḥâce ʿalâ Süneni İbn Mâce isimli eser de günümüze ulaşmıştır (nüshaları için bk. Sezgin, I, 288).
Süyûtî. Miṣbâḥu’z-zücâce ʿalâ Süneni İbn Mâce adlı şerhi es-Sünen’in Delhi 1282 (1865) tarihli baskısının hâmişinde yer almaktadır.
Muhammed b. Abdülhâdî es-Sindî. Kifâyetü’l-ḥâce fî şerḥi İbn Mâce adlı şerhi/hâşiyesi (Kahire 1313; I-II, Beyrut, ts., [Dârü’l-cîl], Şerḥu Süneni İbn Mâce el-Ḳazvînî ismiyle) mevcut olup bu çalışma Halîl Me’mûn Şîhâ’nın es-Sünen neşriyle de basılmıştır (I-IV, Beyrut 1416/1996).
Safâ ed-Davî Ahmed el-Adevî. İhdâʾü’d-dîbâce bi-şerḥi Süneni İbn Mâce. Bu eser İbn Mâce’nin en son şerhlerinden birisidir. (I-V, Bahreyn 1422/2001).
Muhammed b. Ali b. Âdem b. Mûsâ. Meşâriḳu’l-envâri’l-vehhâce ve meṭâliʿu’l-esrâri’l-behhâce fî şerḥi Süneni’l-İmâm İbn Mâce adlı şerh son dönem eserlerdendir.
Ayrıca Vahîdüzzaman Han’ın Refʿu’l-ʿacâce’si (Kahire 1313, Hintçe tercümesiyle birlikte), Abdülganî b. Ebû Saîd ed-Dihlevî el-Müceddedî’nin İncâḥu’l-ḥâce adlı hâşiyesi (Delhi 1273, 1282), Muhammed b. Abdullah Pencâbî Hazârevî’nin Miftâḥu’l-ḥâce’si (Lucknow 1315), Süyûtî’nin eserinin özeti mahiyetinde olan Dimnâtî’nin Nûrü Miṣbâḥi’z-zücâce ʿalâ Süneni İbni Mâce’si (Kahire 1299) ve Sıbt İbnü’l-Acemî’nin, el-Ḥavâşî (Taʿlîḳ) ʿalâ Süneni’l-ḥâfıẓ İbn Mâce’si (Millet Ktp., Feyzullah Efendi, nr. 496) zikredilebilir.
Eser üzerindeki en son hâşiyelerden biri de Muhammed el-Hafîd b. Abdüssamed Kennûn’un İtḥâfü ẕi’t-teşevvuḳ ve’l-ḥâce ilâ ḳırâʾati Süneni İbni Mâce adlı eseridir (tashih: Abdüssamed el-Aşşâb, I-VII, Mağrib 1421-1426/2000-2005).
Bunlardan başka İbnü’n-Ni‘me diye bilinen Ebü’l-Hasan Ali b. Abdullah b. Halef el-Endelüsî ve Hanbelî fakihi Mes‘ûd b. Ahmed el-Hârisî’nin de (Îżâḥu’l-meknûn, II, 28) es-Sünen’i şerhettikleri kaydedilmekte, Demîrî’nin beş cilt kadar olduğu belirtilen ed-Dîbâce adlı tamamlanmamış bir şerhinden söz edilmektedir (Keşfü’ẓ-ẓunûn, II, 1004).
Haydar Hatiboğlu eseri Sünen-i İbn Mâce Tercemesi ve Şerhi adıyla Türkçe’ye çevirmiş ve şerhetmiştir (I-X, İstanbul 1982-1983).
Yaşar Kandemir, DİA, es-Sünen maddesinden
İbn Mâce Sünen’ine dair yapılan çalışmalar
Tehzibu'l-Asar, Taberî
تهذيب الآثار وتفصيل الثابت عن رسول الله صلى الله عليه وسلم من الأخبار
Tehzibü’l-âsâr ve tafsîlü’s-sâbit an Resûlillâhi (sav) mine’l-ahbâr.
Taberî, Muhammed b. Cerir(v.310/923)
Taberî, Ahmed b. Hanbel’in el-Müsned’inden faydalanarak önce Aşere-i Mübeşşere ile Ehl-i beyt mensupları ve onların mevâlîsinin rivayet ettiği hadisleri yazmaya başladığı bu eserini tamamlayamamış; ayrıca yazdıklarının bir kısmı da zamanımıza ulaşmamıştır.
Hz. Ömer ile eksik olan Abdullah b. Abbas’ın müsnedlerini ikişer ve Hz. Ali’nin müsnedini tek cilt halinde Mahmûd Muhammed Şâkir (Kahire 1982);
Hz. Ali’nin müsnedini Nâsır b. Sa‘d er-Reşîd (I-IV, Mekke 1404) ve Abdülkayyûm Abdürabbinnebî (I-II, Mekke 1402/1984);
Abdurrahman b. Avf, Talha b. Ubeydullah ve Zübeyr b. Avvâm’ın müsnedlerini Ali Rızâ b. Abdullah b. Ali Rızâ el-Cüzü’l-mefķūd adıyla tek cilt halinde (Dımaşk 1416/1995) yayımlamıştır.
İlgili Çalışmalar:
Tehzibu'l-Asar bağlamında Taberî'nin Hadisçiliği, Fatma Akdokur, Dr Tezi, Danışman Hayri Kırbaşoğlu, Ankara 2010
Mustafa Fayda, Taberi maddesi, TDVİA,
et-Tasrih bima tevatera fi nüzuli'l-Mesih
التصريح بما تواتر في نزول المسيح
et-Tasrih bima tevatera fi nüzuli'l-Mesih
Şeyh Enver el-Keşmirî(h.1352)
Hindistan'ın büyük alimlerinden Şeyh Muhammed Enver Şah el-Keşmirî tarafından yazılan eser, Hz. İsa'nın nüzulu ile ilgili mütevatir hadislerin açıklamasını yapmaktadır. Kitabın tahkiki Abdulfettah Ebu Ğudde tarafından yapılmış ve dipnotlarla zenginleştirilmiştir. Kitapta kırk civarında sahih ve hasen rivayet mevcuttur.
Kitabı pdf olarak İNDİR
el-Musannef. İbn Ebi Şeybe
el-MUSANNEF
(المصنّف)
Ebû Bekir b. Ebû Şeybe’nin (ö. 235/849) ilk tasnif edilen hadis kitaplarından olan eseri.
Kaynaklarda es-Sünen fi’l-fıķh, es-Sünen fi’l-fıķh ve’l-ĥadîŝ ve el-Muśannef fi’l-eĥâdîŝ ve’l-âŝâr şeklinde geçmektedir. Kâtib Çelebi, müellife nisbet edilen ve günümüze ulaşmayan el-Müsned’in de bu eser olabileceğini söylemektedir (Keşfü’z-znûn, II, 1711). Telif tarihi hakkında kesin bilgi bulunmamakla birlikte İbn Ebû Şeybe’nin en önemli hocaları Şerîk b. Abdullah, Abdullah b. Mübârek, Cerîr b. Abdülhamîd, Vekî‘ b. Cerrâh, Süfyân b. Uyeyne ve Yahyâ b. Saîd el-Kattân gibi muhaddislerin 200 (815) yılından önce vefat ettiği dikkate alınırsa onun bu tarihlerde artık ilim tahsilini tamamladığını ve el-Muśannef’i de bundan sonra yazmaya başladığını söylemek mümkündür.
İbn Ebû Şeybe, eserinde kendisine ulaşan hadisleri ve bunları açıklayan sahâbe sözleriyle tâbiîn fetvalarını senedleriyle birlikte derlemiş, daha sonra bunları kitâb ve bablara göre tasnif etmiştir. Onun maksadının fıkıh mezheplerinin henüz teşekkül etmediği bu devrede hadislerde mevcut ahkâmı ortaya çıkarmak ve teşrîe hizmet etmek olduğu anlaşılmaktadır. İbn Kesîr’in benzerini kimsenin yazamadığı bir kitap diye övdüğü el-Muśannef, Kütüb-i Sitte’den önceki dönemde telif edilmiş eserler arasında önemli bir yere sahiptir. İbn Hazm, sahih hadis içeren kaynakları sınıflandırırken onu dördüncü tabakada yer alan eserler, Şah Veliyyullah ed-Dihlevî de dörtlü tasnifinde üçüncü tabaka eserleri arasında zikretmiştir.
el-Muśannef, fıkıh kitaplarındaki tertibe göre “Kitâbü’t-Tahârât” ile başlayıp “Kitâbü’l-Eźân ve’l-iķāme, Kitâbü’ş-Śalavât, Kitâbü’z-Zekât” şeklinde sıralanmaktadır. Bu tertibiyle sünen kitaplarına benzeyen eser özellikle son kısımlarında yer alan “Kitâbü’t-Târîħ, Kitâbü’z-Zühd, Kitâbü’l-Evâǿil, Kitâbü’r-Red alâ Ebî Ĥanîfe, Kitâbü’l-Cemel, Kitâbü’ş-Śıffîn” gibi bölümlerle câmi‘ türü hadis kitaplarını andırmaktadır. İbn Ebû Şeybe’ye nisbet edilen Kitâbü’l-Îmân ve Kitâbü’l-Edeb gibi müstakil eserlerin, el-Muśannef’teki aynı adı taşıyan bölümlerden seçmeler olduğu veya bazı tertip farklarıyla bu bölümlerin ayrı rivayetinden meydana geldiği tesbit edilmiştir. Yine müellife ait Kitâbü’t-Târîħ’in eserin tarih ve megāzî bölümlerinin ayrı bir rivayeti olduğu belirtilmiştir. Bu durum, İbn Ebû Şeybe’nin ayrı birer eseri olarak zikredilen ve günümüze ulaşmayan Kitâbü’l-Evâil, Kitâbü’r-Red alâ Ebî Ĥanîfe, Kitâbü’l-Fiten, Kitâbü’l-Cemel, Kitâbü’ś-Śıffîn adlı eserlerinin de el-Muśannef’teki aynı bölümlerin ayrı istinsahı veya rivayeti olabileceği sonucuna götürmektedir.
Eserin kaç bölümden meydana geldiği hususu ihtilâflıdır. Bazı baskılarda “kitâb” diye gösterilen kısımların bir başka baskıda bab şeklinde geçmesi, ayrıca bölümlerin sıralanışında nüshalar arasında farklılık bulunması ihtilâfa sebep olmakta, eserin Saîd el-Lehhâm tarafından hazırlanan en yeni neşrinde kırk bir kitâb, 5434 bab bulunmaktadır. Rivayetlerin dizilişinde belli bir metot gözetilmemiş, merfû, mevkuf ve maktû hadislere yerine göre babların başında, ortasında ve sonunda yer verilmiş, zaman zaman mürsel, münkatı‘ ve mu‘dal rivayetler de alınmış, ancak eserde mevzû rivayet bulunduğuna dair kaynaklarda herhangi bir iddiaya rastlanmamıştır.
el-Muśannef’te yaklaşık 38.000 rivayet mevcut olup Kemâl Yûsuf el-Hût neşrindebu rakam 37.943 olarak tesbit edilmiştir. Aralarında pek çok mükerrerin de bulunduğu rivayetlerin büyük bir kısmı onun yukarıda zikredilen hocaları gibi güvenilir âlimlerden nakledilmiş, daha az nakilde bulunduğu diğer hocalarının da güvenilir olduğu anlaşılmıştır. Buhârî ve Müslim’in sahihleri başta olmak üzere hadis kitaplarının çoğunda ve İslâmî ilimlerin diğer dallarına ait pek çok eserde el-Muśannef’ten iktibas edilmiş rivayetlere yer verilmiş, Buhârî’nin İbn Ebû Şeybe’den otuz, Müslim’in 1540 hadis naklettiği belirtilmiştir (İbn Hacer, VI, 4). İbn Ebû Şeybe’nin hadis kabul şartlarına dair bilgi bulunmamakla birlikte onun kendisinden hadis aldığı hocasının veya nakilde bulunduğu râvinin güvenilir olmasıyla yetindiği, seneddeki diğer râviler ve senedin durumu hakkında araştırma yapmadığı anlaşılmaktadır.
Eserde dikkat çeken en önemli hususlardan biri Ebû Hanîfe ile ilgili bölümdür. Ebû Hanîfe’nin mezhep metoduna karşı olan İbn Ebû Şeybe, bu konudaki muhalefetini eserinde “Kitâbü’r-Red alâ Ebî Ĥanîfe” başlığı altında ortaya koymuş ve burada Ebû Hanîfe’nin 124 meselede Hz. Peygamber’den gelen hadislere muhalefet ettiğini ispat amacıyla 485 rivayet nakletmiştir. Onun tesbit ve iddialarına Abdülkādir el-Kureşî, ed-Dürerü’l-münîfe fi’r-red alâ İbn Ebî Şeybe fîmâ evredehû alâ Ebî Ĥanîfe (Keşfü’ž-žunûn, I, 750), Kāsım b. Kutluboğa el-Ecvibe an itirâżâti İbn Ebî Şeybe alâ Ebî Ĥanîfe (a.g.e., I, 12), M. Zâhid Kevserî, en-Nüketü’t-tarîfe fi’t-teĥaddüŝ an rudûdi İbn Ebî Şeybe alâ Ebî Ĥanîfe (Kahire 1365) adıyla reddiyeler yazarak cevap vermişlerdir. el-Muśannef’in bu bölümü Urduca tercümesiyle birlikte müstakil olarak da basılmıştır (Delhi 1333). Atâullah Şahyâr (Atawuxi Jiaerfu) İbn Ebî Şeybe’nin Ebû Hanîfe’ye İtirazları adlı bir doktora çalışması yapmıştır (2002, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü).
İstanbul kütuphanelerinde birçok yazma nüshası bulunan el-Muśannef ilk defa Abdülhâliķ el-Efgānî (I-IV) ve Muhtâr Ahmed en-Nedvî (V-XV) tarafından tahkik edilerek el-Kitâbü’l-Muśannef fi’l-eĥâdîŝ ve’l-âŝâr adıyla neşredilmiş (Bombay 1386-1403), ardından bir cilt ilâvesiyle Pakistan’da yeniden basılmıştır (Karaçi 1406/1986). Semîr Tâhâ el-Meczûb danışmanlığında Muhammed Selîm İbrâhim Semâre ve üç arkadaşı Hindistan baskısını esas alarak Fihrisü eĥâdîŝ ve âŝâri’l-Kitâbi’l-Muśannef adıyla hadislere ve râvilere göre geniş bir fihrist hazırlamışlardır (I-IV, Beyrut 1409/1989). el-Muśannef’i Kemâl Yûsuf el-Hût el-Kitâbü’l-Muśannef fi’l-eĥâdîŝ ve’l-âŝâr (I-VII, Beyrut 1409/1989), Saîd el-Lehhâm bir fihrist ilâvesiyle el-Muśannef fi’l-eĥâdîŝ ve’l-âŝâr (I-VIII, Beyrut 1414/1994) ismiyle yeniden neşretmiştir. Ümmü Abdullah bint Mahrûs el-Aselî, el-Muśannef’in Abdürrezzâk es-San‘ânî’nin el-Muśannef’i ile birlikte bir fihristini hazırlamıştır (I-II, Riyad 1408/1987). Ömer b. Garâme el-Amravî de eserin kaybolduğu belirtilen IV. cildin baş tarafından bir bölümünü el-Muśannef: el-Ķısmü’l-evvel mine’l-cüzi’r-râbi: el-Cüzü’l-mefķūd adıyla yayımlamıştır (Riyad 1408).
Mehmet Efendioğlu, TDVİA, Musannef mad.
Eser 26 cilttir.
Eserin türkçe çevirisi de yapılmıştır. 2012 yılında ocak yayıncılık tarafından 16 cilt halinde yayınlanmıştır.
Müsnedu'l-Kebiru'l-Muallel. İbn Şeybe
el-Müsnedu'l-Kebirü'l-Muallel
Yakub b. Şeybe(262/875)
İbn Şeybe'nin bilinen tek eseri el-Müsnedü'l-kebîrü'l-muallel’dir. İbnü's-Salâh'ın müsned türü çalışmaların en mükemmeli olarak nitelediği eserde her hadisin farklı rivayetleri bir araya getirilmiş ve râvilerin ihtilâfları belirtilmiştir. Müellif her sahâbînin müsnedine onun biyografisini kaydettikten sonra başlamış, rivayet ettiği hadislerin mevcut olan illetlerini göstermiş, âlî ve nazil olanları zikretmiş, seneddeki ricali tanıtarak onların cerh ve ta'dîline dair bilgi vermiştir. Zehebî, yaklaşık otuz cildi kaleme alınmış olan eserin yarım kaldığını, tamamının 100 cildi bulacağını, bundan daha güzel bir müsnedin yazılmadığını, eserin Ammâr b. Yâsir'in müsnedini ihtiva eden bir cüzünü elde ettiğini söylemiş bazı kaynaklarda ise eserin tamamlandığına, sadece muallel olan kısmın ikmal edilemediğine işaret edilmiştir. İsmail Paşa el-Müsned'in beş cilt olduğunu söylemektedir. Ayrıca eserin 200 cüzden meydana gelen Ebû Hüreyre müsnedinin Mısır'da bulunduğu ve Hz. Ali'nin müsnedinin beş cilt tuttuğu kaydedilmekte olup "Müsnedü Emîri'l-mü'minîn Ömer b. el-Hattâb" adlı bölümünün onuncu cüzü Sâmî Haddâd tarafından tahkik edilmeden (Beyrut 1940), Kemâl Yûsuf el-Hût tarafından tahkikli olarak (Beyrut 1405/1985)yayımlanmıştır. Kitabın diğer kısımlarının günümüze ulaşıp ulaşmadığı bilinmemektedir.
Kemal Sandıkçı, TDVİA