Ali b. Medini(234/848)

ALİ b. MEDİNİ

Ebü'l-Hasen Alîb.Abdillâh b. Ca'fer b. Necîh es-Sa'dî

(ö. 234/848-49)

 İbnü'l-Medînî diye de meşhurdur. 161’de (777-78) Basra'da doğdu. İslâmî ilimleri Süfyân b. Uyeyne, Yahya b. Saîd. Hammâd b. Zeyd ve Abdürrezzâk gibi zamanın ünlü âlimlerinden tahsil etti. Başta ilelül-hadîs olmak üzere hadis ilimlerinin tamamında ihtisas kazanarak muhaddislerin içinde seçkin bir yer aldı. Hatta aralarında Süfyân b. Uyeyne'nin de bulunduğu bazı hocaları kendisinden hadis rivayet etmişlerdir. Bağdat'a gittiğinde Yahya b. Maîn, Ahmed b. Hanbel ve Muaytî gibi âlimlerin ihtilâf ettiği meselelerde son sözü hep o söylemiştir. İmam Buhârî Sahih 'ini önce onun tedkik ve tenkidine sunmuş, tasvibini aldıktan sonra okutmaya başlamıştır. Emîrü'l-mü'minîn fi'l-hadîs unvanına sahip olmuş, Buhârî, Ebû Ha­tim, Ebû Dâvûd, Ebû Müslim el-Keccî, Ebû Ya'lâ el-Mevsılî, Ebü'l-Kâsım el-Begavî gibi birçok meşhur muhaddise hocalık etmiştir.

 

İbnü'l-Medînî mihne olayında sekiz ay süreyle ayaklarından zincire vurulmuş olarak hapiste kalmıştır. Önceleri ısrarla aksini savunmasına rağmen daha sonra canını kurtarmak için Kur'an'ın mahlûk olduğu görüşünü kabul etmek zorunda kalmış ve bu husus onun ilim muhitlerinde itibar kaybetmesine sebep olmuştur. Nitekim başta Ahmed b. Hanbel olmak üzere bazı muhaddisler bu olaydan sonra kendisinden hadis rivayet etmemişlerdir. Zehebî her ne kadar el-Müsned'de onun hadislerinin yer aldığına dikkat çekerek Ahmed b. Hanbel'in kendisinden hadis rivayet etmediğine ihtimal vermek istemiyorsa da, el-Müsned'deki hadislerin mihne olayından önceye ait olduğu, Ahmed b. Hanbel'in bu olaydan sonra rivayet zincirinde bir süre kendisine “Bir adam” (recülün) diye adını zikretmeden yer verdiği, daha sonra da ondan hadis rivayet etmediği anlaşılmaktadır. Mihne olayında çile ve zulmün en ağırına mâruz kalan Ahmed b. Hanbel'in, hangi sebeple olursa olsun bu konuda verilen ta­viz karşısında sert tepki göstermesini tabii karşılamak gerekir. Ancak bu olayda İbnü'l-Medîne’yi mazur görenler ve güvenilirliği konusunda en ufak bir tereddüt göstermeyenler çoğunluktadır. Nesâî. 'O âdeta muhaddis olmak için yaratılmıştır” derken Buhârî Sahih’ine 303 hadisini almak suretiyle ona olan güvenini göstermiştir. Mihne olayından sonra kendisinden hadis rivayet etmeyenler arasında yer aldığı anlaşılan Müslim Sahîh’inde Ebû Dâvûd ve Nesâî ise sünenlerinde rivayetlerine yer vermişlerdir. Zehebî, İbnü'l-Medîniyi “Zayıf” kabul eden Ukayli’yi çok ağır bir dille tenkit etmiştir. Lehinde ve aleyhinde söylenenleri sıralayan Hatîb el-Bağdâdî ise, “Hiç kimsenin şahitliğine lüzum kalmadan güvenilirliği sabit olan büyüklerdendir” diyerek sözü edilen olayda ruhsatı tercih etmesinin ilmî şahsiyetine gölge düşüremeyeceğini belirtmiştir. Ayrıca, ölümüne yakın tarihlere kadar onun Kur'an’ın mahlûk olmadığı şeklindeki görüşünü çeşitli vesilelerle tekrarladığı da kaynaklarda zikredilmektedir.

 

Şafiî ve Hanbelî mezheplerine ait tabakat müellifleri Ali b. Medînî’yi kendi mezheplerine mensup göstermeye çalışırlarsa da, diğer büyük muhaddisler gibi onu da herhangi bir mezhebe nisbet etmek mümkün görünmemektedir. Sâmerrâ'da vefat etmiştir.

 

Eserleri

Kaynaklarda, birçoğunun sahasında ilk eser olduğu ifade edilerek 200 civarında kitabının bulunduğu kaydedilmekte ise de bunlardan günümü­ze kadar gelebilenleri şunlardır.

1) İlelü'I-hadîs ve ma'rifetü'r-ricâl

2) Tesmiyetü evlâdiI-aşere ve ğayrihim min ashâbi Resûlillâh. Yazma nüshası Zâhiriyye Kütüphanesi'ndedir.

3) Ara’ü İbni'l-Medînî fî 'ulemâ'i'l-Basra ellezîne vasafehüm Yahya b. Maîn bi'l-Kaderiyye. Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesinde bir yazması bulunan eser, Zâhiriyye Kütüphanesi'nde Mesâli adıyla yer almaktadır. Muhammed b. Osman b. Ebû Şeybe'nin İbnü'l-Medînî’ye yönelttiği cerh ve ta'dîl'e dair soruları Muvaffak b. Abdullah b. Abdülkâdir Sü'âlâtü Muhammed b. Osmân b. Ebî Şeybe li-Alî b. el-Medînî adıyla Riyad'da yayımlamıştır (1984).

 

Abdülkahir el-Bağdâdî İbnü'l-Medînî’nin cerh ve tadil imamlanndan olduğunu ve bu konuda çok eser kaleme aldığını kaydettikten sonra ona ait on üç kitabın adını sıralar. Bağdatlı İsmail Paşa da ona nisbet ettiği yetmiş dört eserin ismini zikreder. Hepsinin adı “Ahbâru” kelimesiyle başlayan bu kitaplar hadis, siyer ve çeşitli şahısların biyografisi ile yer, şehir, ülke. bazı kabile ve aile tarihleri ve Abbasî Devleti'nin tarihi hakkındadır. Adlarından anlaşıldığına göre kitapların çoğu sahalarında ilk defa kaleme alınmıştır. İbnü'l-Medîni’nin bugün mevcut olmayan eserlerinin muhtevası, ikinci elden kaynaklar vasıtasıyla kısmen de olsa günümüze intikal etmiştir.

M.Ali Sönmez, TDVİA

 

Yorum ekle


Güvenlik kodu
Yenile

.
.