İbn Ebû Leyla(148/765)

İBN EBÛ LEYLÂ,

MUHAMMED B. ABDURRAHMAN

(148/765)

 

Ebû Abdurrahmân Muhammed b. Abdirrahmân b. Ebî Leylâ el-Ensârî el-Kûfî {ö. 148/765) Kûfe kadısı, mutlak müctehid, muhaddis.

74/693 yılında doğdu. Sahabeden olan dedesi Ebû Leylâ Yesâr (Dâvûd) b. Bilâl'e nisbetle İbn Ebû Leylâ diye tanınmıştır. Tabiînin büyüklerinden olan babası Abdurrahman'ı küçük yaşta kaybetmesi se­bebiyle ondan istifade edemedi. Şa'bî, Atıyye el-Avfî. Atâ b. Ebû Rebâh, Amr b. Mürre. Nâff, Dâvûd b. Ali, ağabeyi îsâ ve A'meş gibi ilim adamlarından fıkıh, ha­dis ve kıraat tahsil etti.

Velîd b. Yezîd'in hilâfeti döneminde Irakeyn ve Horasan bölgeleri valisi Yûsuf b. Ömer es-Sekafî tarafından Küfe kadılığı­na tayin edildi ve Abbasîler devrinde de bu görevini sürdürdü. Kaynaklarda, vefat tarihi olan 148 Ramazanına (Kasım 765) kadar otuz üç yıl müddetle kadılık yaptığı belirtilmektedir. Buna göre 115'te (733) başlamış olması gereken bu görevin baş­langıç tarihi olarak İbnü'l-Esîr 122/740 yılını vermektedir. Öğre­timle de meşgul olan İbn Ebû Leylâ ara­larında oğlu İmrân, İbn Cüreyc, Şu'be b. Haccâc. Zaide b. Kudâme, Süfyân es-Sevrî, Ebû Yûsuf, İbn Ebû Zaide, Îsâ b. Yû­nus es-Sebîî, Ali b. Hamza el-Kisâî, Ali b. Müshir, Vekî b. Cerrah, Süfyân b. Uyeyne ve Ebû Nuaym Fazl b. Dükeyn'in de bulunduğu birçok âlime hocalık yapmış­tır.

Fıkıh sahasındaki dirayeti başta olmak üzere İbn Ebû Leylâ'nın çeşitli meziyetleri Atâ b. Ebû Rebâh, İbnü'l-Mu'temir, Süf­yân es-Sevrî, Ebû Yûsuf ve Zaide b. Ku­dâme gibi birçok âlim tarafından dile ge­tirilmiştir. İbn Ebû Leylâ davalara Kûfe Mescidi'nde bakar ve hadleri de orada tatbik ettirirdi. Ebû Yûsuf'un ve onun ardından Hanefî kaynaklarının bildirdiği­ne göre Ebû Hanîfe, İbn Ebû Leylâ'nın Kü­fe kadısı olarak verdiği hükümleri öğren­cileriyle birlikte ders halkasında tartışır, gerektiğinde tenkit ederdi. Bir defasında Ebû Hanîfe'nin, İbn Ebû Leylâ'nın zina iftirasıyla ilgili bir ceza uygulamasında ye­di yanlışını bulduğundan söz edilirse de bu tür ifadeleri müctehid imamlar etra­fında oluşan menâkıb kültürüyle veya fakihler arasındaki ictihad farklılığıyla açık­lamak daha doğru olur. Ebû Hanîfe'nin bu eleştirilerinden rahatsız olan İbn Ebû Leylâ'nın halifeye şikâyette bulunduğu ve bunun üzerine halifenin Ebû Hanîfe'nin fetva vermesini bir süre yasakladığı riva­yet edilir. İbn Ebû Leylâ'nın Ebû Hanîfe ile çeşitli topluluklar önünde münazaraları da olmuştur. İbn Ebû Leylâ'dan dokuz yıl ders aldıktan sonra onunla sık sık ihtilâfa düştüğü için ders­lerini terkederek Ebû Hanîfe'nin meclisi­ne katılan Ebû Yûsuf, bu iki hocası arasın­daki görüş ayrılıklarına dair İhtilafû Ebî Hanîle ve İbn Ebî Leylâ adlı bir eser ka­leme almıştır.

İbn Ebû Leylâ ile Sevvâr b. Abdullah el-Anberînin, bir dava ile ilgili olarak kadıla­rın birbirlerine gönderdikleri mektupların doğruluğu konusunda mühür ve imza ile yetinmeyerek şahit ve belge isteyen ilk kadılar olduğu kaydedilmektedir. İbn Ebû Leylâ yabancı­larla ilgili davalarda tercüman kullanmış, şahitlerin tezkiyesi üzerinde özenle durmuş, Râfiziler'in ve kibirlilerin şahitliğini kabul etmemiştir. İctihadlarında edille-i erbaanın yanı sıra ileri dönemde İstihsan, istishâb, sahabe kavli, örf, maşlaha gibi terimlerle ifade edilip belli bir içerik ka­zanacak olan fıkhî istidlal metot ve delil­lerine de sıkça başvuran İbn Ebû Leylâ, bu özelliğiyle dö­neminde ehl-i re'yin önde gelen simala­rından biri sayılmıştır. Ancak İbn Ebû Ley­lâ'nın kadılık görevi sebebiyle daha çok dava konusu olmuş günlük olaylarla ilgi­lenmesi Ebû Hanîfe gibi mevcut ve muh­temel fıkhî problemleri tartışıp bunlar etrafında bir hukuk doktrini oluşturma­sına imkân vermemiştir. Bununla birlik­te II. (VIII.) yüzyılda belirginleşen ve ileri dönemde Hanefî mezhebinin oluşumuna zemin hazırlayan Irak fıkhı içinde İbn Ebû Leylâ'nın ictihadlan da yer alır.

Hukukçu yönünün aksine hadisçiliği ge­nellikle eleştirilen İbn Ebû Leylâ'nın riva­yet ettiği hadislere itibar edilip edilme­mesi konusunda hadis tenkitçilerinin farklı görüşleri vardır. Ancak cerhe konu olan yönü genellikle adalet vasfı değil hıfz ve zabtıdır. Yahya b. Maîn, Nesâî, İbn Hib-bân. Dârekutnî, İbn Cerîr et-Taberî, Ali b. Medînî, Yahya b. Saîd el-Ensârî, Şu'be b. Haccâc, Zekeriyyâ b. Yahya es-Sâcî, İbn Huzeyme ve Ali b. Hucr es-Sa'dî gibi ha-disçiler onun hıfz yönünden zayıf. Ebü'l-Hasan el-İclî ve İbnü'l-Cezerî gibileri ise sadûk olduğunu söylemişlerdir. Ebû Ha­tim de sıdk vasfı taşıdığını, fakat kadılıkla meşguliyeti sebebiyle hıfzının zayıfladığı­nı belirtmektedir. Onun dünyanın en fakihi olduğunu ileri süren Zaide b. Kudâ-me'nin bile kendisinden hadis rivayetini terkettiği, Ahmed b. Hanbel'İn de hıfzının bozuk, hadislerinin muztarib olduğunu söyleyerek hadislerinden çok fıkhî görüş­lerine itibar ettiği nakledilmektedir. Bazı Şiî kaynaklarında aleyhine değerlendirmeler bulunmasına rağmen bir kısım Şiî âlimleri de onu överek doğru sözlü ve güvenilir olduğunu belirtmişlerdir.

Kaynaklarda İbn Ebû Leylâ'ya el-Ferâiz ve el-Firdevs adlı iki eser nisbet edilmektedir. Ab­dullah b. Rahîl b. İvaz el-Anzî, Câmiatü İmâm Muhammed b. Suûd el-İslâmiyye'-de İbn Ebû Leylâ'nın fıkhî görüşleri konusunda bir yüksek lisans çalışması yapmış­tır (1402/1982).

Saffet Köse, TDVİA

İLGİLİ ÇALIŞMALAR

TEZLER

Aslan Ahmet, İbn Ebî Leylâ hayatı ve fıkhî görüşleri, İstanbul 2007. Y.Lisans).-- Marmara Ünv. Dan.Prof. Dr. Fahrettin Atar

Çevik Rıfat, İbn Ebî Leylâ: Hayatı, eserleri ve İslâm hukukundaki yeri, Konya 2004, Y.Lisans, Selçuk Ünv. Dan.Saffet Köse

Yorumlar   

 
0 #1 tesekkurburcu 05-01-2014 15:30
;-) :zzz :D :-) :oops:
Alıntı
 

Yorum ekle


Güvenlik kodu
Yenile

.
.