el-Hidaye. Merğinani
الهداية في شرح بداية المبتدي
El-Hidaye
İmam Merğınanî(593)
Kitabı pdf olarak İndir Ciltler 1.Cilt 2.Cilt 3.Cilt 4.Cilt 5.Cilt 6.Cilt 7.Cilt 8.Cilt
On üç yılda telif edilen bu eser el-Bidâye’nin şerhi olup, müellifinin ilmi kudreti ve seviyesi, konularının derli toplu bir bütün halinde sistematik oluşu sebebiyle Hanefi fıkhının en önemli kitaplarından kabul edilmiştir. Hanefi fıkhının temel kitaplarından sayılan Hidaye’nin en önemli özelliklerinden bir tanesi furuu fıkha dair meseleleri usulle izah etmiş olmasıdır. Eserin yazılma sürecinde Mergînânî’nin oruçlu olarak çalışmalarını sürdürdüğü rivayet edilmektedir. Eser iki cilt halinde matbudur.
Hidâye’nin İslâm Hukuk Tarihindeki Yeri ve Önemi
Hidâye, hicri 6. asırdan itibaren İslâm dünyasının her yerinde kabul görmüş önemli bir eserdir. Medreselerde ders müfredatlarına konulmakla birlikte kadı ve müftülerin el kitabı haline de gelmiştir. Hidâye uzun yıllar hem Anadolu Selçuklu Devleti medreselerinde hem de Osmanlı Devleti medreselerinde ilim ehli arasında çok tutulmuş ve beğenilerek medreselerin programlarına ders kitabı olarak kabul edilmiştir. Fatih döneminden başlamak üzere, Osmanlı medreselerinde fıkıh derslerinde sürekli olarak okutulmuştur.
Hidâye, Anadolu Selçukluları döneminde de okutulmuştur. 13. asır da yaşayan büyük âlimlerden Mevlana Celaleddin- i Rûmî’nin hayatının önemli bir kısmını teşkil eden tahsili sırasında bu eserden de istifade ettiğini tespit etmekteyiz. Hadis ve fıkıh âlimleri arasında sayılan Mevlana’nın yaklaşık 5 yıllık Şam ve Halep’te tahsili sırasında Mukaddemiye medresesinde Hidâye’yi okuduğu kaynaklarda geçmektedir. Yine onun talebelerinden olan Eflâkî’nin rivayetine göre Mevlana’nın Hidâye’yi Konya’da Akıncı medresesinde okuttuğu ve okuyanlar arasında oğlu Veled’in de bulunduğu bizzat oğlu tarafından rivayet edilmektedir.
Osmanlı Padişahlarından Fatih Sultan Mehmet, kendi adıyla anılan medreseleri inşa ettirdiği zaman medreselerinin programlarıyla da ilgilenmiş, zamanının bilginleriyle temel dersleri programa ve vakfiyeye koymuştur, ayrıca konuları ve ilim dallarını değil, hangi ilim dalında hangi kitabın okunması gerektiğini de açıklamıştır. Vakfiyede bizzat fıkıh derslerinde Hidâye adlı eserin okutulması ve bu medreselerden mezun olan talebelerin de, vezirlerin yaptırdıkları “Hariç” denen medreselerde de yine Hidâye okutulması bizzat Padişah tarafından ferman edilmektedir. Fatih medreselerinin kuruluşundan takriben bir asır sonra Kanuni Sultan Süleyman döneminde 1539’da Fatih medreselerine müderris olarak tayin edilen Taşköprüzade, Padişahın fermanıyla beş yıl fıkıh dersinde Mergînânî’nin Hidâye’sini ders kitabı olarak okutmuştur. Bir yıllık ders müfredatında da Hidâye’nin belli bölümleri ders olarak takrir edilmektedir. Bir dönem Hidâye’nin nikâh bahsi okutulurken bir dönem ise zekat vb. konular okutulmuştur.
Hidâye’nin çeşitli zamanlarda birçok dile çevirisi yapılmıştır. Eser, 1234’de Kalkut’da iki cilt halinde basılmıştır. 1870’te Londra’da Charles Hamilton tarafından İngilizceye çevrilmiştir. Eserin Hasan Ege tarafından üç cilt, Ahmet Meylani tarafından da 4 ciltlik Türkçe tercümesi vardır. Hidâye’nin 1893’te İngilizce tercümesi esas alınarak Rusça’ya çevirileri de yapılmış olup, Taşkent’te 400 adet olarak basılmıştır.
Hidâye’nin Tertip ve Metodu
Hidâye, müellifin “Bidaye” isimli eserinin şerhidir. Matbu halde olan bu eserde Bidaye metni parantez içinde verilip daha sonra şerhi yapılmıştır. Kitabın tertibinde önce Kudûrî’nin Muhtasarı’nın sonra da Camiu’s-Sağîr’in meseleleri yer alır. Camiu’s- Sağîr’in ibaresinin Kudûrî’nin ibaresine uymadığı yerlerde buna: ‘Camiu’s-Sağîr’de şöyle...’ sözüyle dikkat çekilir. Müellif Bidaye’yi şerhederken konuları âyet ve hadislerden delil getirerek işlemiştir.
Hidâye’de sadece meseleler zikredilmekle kalmaz, görüşlerin nakli ve akli delilleri verilip, bunların tartışması yapılır. Konulara girilirken önbilgi veya kullanılan ıstılahların tarifi yok denecek kadar az olmakla birlikte meselelere doğrudan giriş yapılır. Görebildiğimiz kadarıyla yer yer “murabaha, tevliye ve havale” gibi ıstılahları tarif etmiştir.
Hidaye’de konular işlenirken, Şemsü’l-Eimme Serahsi, İmam Ebu Mansur, Ebu Leys es-Semerkandi, gibi âlimlerin konuyla ilgili görüşleri de verilmektedir.
Müellif meseleleri ele alırken önce Ebu Hanife’nin sonra talebeleri Ebu Yusuf ve Muhammed’in zaman zaman da Züfer’in görüşlerine temas etmektedir. Bunların delillerini verirken tercih ettiği görüşün delilini diğerlerine cevap olması için en sona bırakmaktadır. Hidâye’de sadece Ebu Hanife’nin görüşleri verilmediği gibi farklı mezheb müçtehitlerinden İmam Malik ve Şafii’nin farklı görüşlerinin gerekçelerinin de verilmiş olmasından Hidâye’nin aynı zamanda mezhebler arası mukayeseli bir fıkıh kitabı görünümünde olduğunu söylemek mümkündür. Eserde Ahmed b. Hanbel’in görüşlerine rastlanmaz. Müellif zaman zaman sahabeden Hz Ömer, İbn Mesud, Hz. Ali gibilerin sözlerini ve tatbikatlarını da delil olarak getirir.
Hidâye, kendisinden önce yazılan ve daha geniş şerh olan Kifâyetü’l-Müntehi’nin özeti mahiyetinde olduğu için zaman zaman kapalı ifadeler bulunmaktadır. Hidâye’de konular kitab, bab ve fasıl olarak ele alınır. Eserde müellif Hanefi âlimlerinin daha çok kullandığı istihsan delilini bolca kullanmış ve böyle hareket etmesinin gerekçesini de izah etmiştir. Müftabih olan görüşleri de zaman zaman zikrederek “aleyhi’l-Fetva” lafzını kullanmıştır. Mesela ücretle Kur’ân öğretimi konusunda Mergînânî kendi asrındaki üstadlarının istihsanen cevaz verdiklerini naklederek fetvanın da buna göre olduğunu zikreder.
Müellifin Hidâye’de kullandığı hadislerin çokluğu onun aynı zamanda muhaddis olduğunun delilidir. Hidâye’nin hadisleri üzerine birçok âlimin tahriç yapması, eserin ne kadar önemsendiğinin delili de olmuştur.
Hidâye’nin telifinde müellif bazı lafızlar kullanmıştır. Mesela zaman zaman “kitap” ifadesi kullanır bununla Kudûrî’nin muhtasarını kasteder. “Limâ beyyenna” derken de konuyla ilgili bir akli delili ifade eder. Bazı yerlerde “Kâle radıyallahu anh” der bununla da kendini kasteder. “Kâle meşâyihunâ” cümlesiyle Mâveraünnehir âlimleri kastedilir. “Bimâ zekernâ ve bimâ televnâ” cümlesiyle daha önce geçen hadis ve ayet kastedilir. “Eser” kelimesiyle de sahabenin sözünü kasteder. “Kâle abdu’d-Daîf ” ifadesiyle de kendisini kasteder.
Muhaddislerden Muhammed Enver el-Keşmiri: “Dört mezhebin eserleri arasında Hidâye’nin bir benzeri daha yoktur” derken, bazı âlimler de en edebî ve fasih üç eseri sıralarken Kur’ân-ı Kerim, Buhari’nin Sahih’i, ve Mergînânî’nin Hidâye’sini söylerler.
Hidâye Üzerine Yapılan Şerhlerden Bazıları
Hanefi fıkhında önemli bir müracaat kitabı olan Hidâye’nin tesir ettiği alanları coğrafi olarak ifade edecek olursak; Mâveraünnehir bölgesinden Buhara, Semerkant şehirlerinden başlayarak Bağdat, Şam, Halep, Anadolu’nun tamamıdır. Özellikle Osmanlı Devletinin yükselme döneminde hâkim olunan coğrafi bölgelerin her tarafında tanınmıştır. Bu eserin üzerine zamanın âlimlerince çeşitli şerhler ve haşiyeler yapılmıştır. Katip Çelebi, Hidâye üzerine 60 kadar şerh yapıldığını ifade etmektedir. Pek çok âlim Hidâye üzerine yaptıkları şerh ve haşiyelerden dolayı Hidâye şârihi olarak bilinmektedir. Bu şerh ve haşiyelerin bazıları müelliflerinin ilmi yetenek ve güçlerine göre daha çok önem kazanmıştır. Bunlardan çok meşhur olan birkaçını müellifiyle beraber zikredelim:
1- Hâşiyetü’l-Hidâye, Celalüddin Ömer b. Muhammed b. Ömer el-Habbazi.
2- Kitâbu’l-Gaye, Şemsüddin Ebu’l-Abbas Ahmed b. İbrahim b. Abdülgani es-Suruci.
3- Kitâbu’n-Nihaye, Hüsamüddin el-Hüseyn b. Ali b. Haccac es-Sığnaki.
4- el-Vikâye, Mahmud b. Ubeydullah b. Mahmud Tacu’ş-Şeria el-Mahbubi.
5- Nihâyetü’l-Kifâye li Dirâyeti’l-Hidâye, Mahmud b. Ubeydullah b. Mahmud el-Mahbubi, bu âlimin soyu sahabeden Ubade b. Sabit’e varır.
6- Mirâcu’d-Dirâye, Kıvâmuddin el-Kaki ed-Darirî.
7- Gâyetü’l-Beyân, Kıvamuddin Emir Katib el-İtkani. Dersler verip kadılık da yapmıştır. Fıkıh alanında önemli eserleri vardır. Bu âlim aynı zamanda dâhilerden sayılmaktadır.
8- el-İnâye, Ekmelüddin Baberti er-Rumi. Talebeleri arasında Seyyid Şerif Cürcani, Molla Fenari vardır. Bu eser Anadoluda çok meşhur olmuştur.
9- el-Binâye fi Şerhi’l-Hidâye, Buhari şarihlerinden Bedrüddin Hafız el-Aynî. Şam’da kazaskerlik yapmış ve uzun süre ders vermiştir. Aynî, bu eseri şerhetmekle beraber hadislerinin tahriç ve tahkikini de yapmıştır. Müellif, Hidâye’yi şerhederken bu eser üzerine yapılmış ve kendisine kadar ulaşmış olan şerhlerden de istifade ederek zaman zaman onlardan bazı nakillerde bulunmaktadır. Binâye 10 cilt olarak 1981’de basılmıştır.
10- Fethu’l-Kadir li’l-âcizi’l-Fakir, İbnü’l-Hümam es-Sivasi. İbn Hümam fıkıh, tasavvuf, nahiv, sarf, bedi, beyan cedel ve musikide önemli bir karihadır. Fethu’l-Kadir, Hidâye’nin özellikle hadisleri değerlendirme bakımından önemli bir şerhidir.
Bu şerh ve hâşiyelerden başka Hidâye üzerine daha pek çok eser vardır.
Yorumlar
RSS beslemesi, bu iletideki yorumlar için