Tevilatu'l-Kur'an. Maturidi

TE’VÎLÂTÜ’l-KUR’ÂN

تأويلات القرآن

Kitabın adı yazma nüshalarında ve kaynaklarda Teʾvîlâtü Ehli’s-sünne, Teʾvîlâtü’l-Mâtürîdiyye, Teʾvîlât li-Ebî Manṣûr el-Mâtürîdî şeklinde de geçmektedir. Ancak müellif, gerek Kitâbü’t-Tevḥîd’inde gerekse bu eserinde “Ehl-i sünnet” terkibini kullanmadığına göre bunun yer aldığı isim doğru değildir. Teʾvîlâtü’l-Ḳurʾân’ın Mâtürîdî’ye nisbeti, çeşitli kaynakların yanı sıra eser üzerine çalışan Ebü’l-Muîn en-Nesefî ve eserden alıntılar yapan diğer âlimlerce doğrulanmaktadır. Ayrıca Kitâbü’t-Tevḥîd ile bu eser arasında üslûp, ifade, işleyiş ve istidlâl benzerliği, hatta yer yer aynîliği görülmekte, Teʾvîlât’taki birçok konunun Kitâbü’t-Tevḥîd’in muhtevasıyla örtüşmesi de her iki eserin aynı müellife aidiyetini kanıtlamaktadır. Nitekim A‘râf sûresinin rü’yetullahla ilgili 143. âyetinin tefsiri (VI, 48-58) çok az farkla Kitâbü’t-Tevḥîd’de mevcuttur (s. 120-134). Ayrıca bahislerin sonunda kullanılan bazı cümleler (“Va’llāhü a‘lem”, “ve billâhi’t-tevfîk” gibi) her iki eserde de bulunmaktadır. Ebû Mansûr el-Mâtürîdî, Kitâbü’t-Tevḥîd ile Sünnî kelâmının kurucusu vasfını kazandığı gibi (DİA, XXVIII, 151) Teʾvîlâtü’l-Ḳurʾân da onun dirâyet tefsirinin kurucusu olduğunu ortaya koymaktadır. Çağdaşı sayılan İbn Cerîr et-Taberî, Kur’an’ı mushaf tertibine göre rivayet yoluyla tefsir ederken kendisi aynı işi dirâyet yöntemiyle gerçekleştirmiştir. Mâtürîdî’den önce Ali b. Hamza el-Kisâî, Yahyâ b. Ziyâd el-Ferrâ ve Ebû Ubeyde Ma‘mer b. Müsennâ’nın kaleme aldıkları eserler belli kelimelerin sözlük anlamları ve gramer açıklamalarını içeriyordu. Mâtürîdî’nin eseri ise kitabın başında yer alan te’vil-tefsirle ilgili açıklamadan anlaşılacağı üzere (I, 3-4; krş. a.e., III, 269-273) rivayeti de ihmal etmeyen bir dirâyet metoduyla yazılmıştır. 

Teʾvîlâtü’l-Ḳurʾân, Kitâbü’t-Tevḥîd’in aksine müellifin kaleminden çıkmayıp öğrencilerine yaptığı takrirlerden oluşmaktadır (Alâeddin es-Semerkandî, vr. 1b). Bu durum anlaşılması güç ifadeler, tekrarlar, bir âyetin tefsirinin önceki veya sonraki âyetin tefsiri içinde yer alması, benzer takdim-tehirlerin aynı âyetin içinde bulunması gibi hususlarda kendini göstermektedir. Kur’an’ın tamamını tefsir eden Mâtürîdî genelde önce kendi anlayışını zikreder, ardından umumiyetle isim ve kaynak belirtmeden ”قيل“ sözüyle ilgili rivayetleri aktarır. Müellifin bu hacimli eserde isim vererek görüşlerini kaydettiği âlimlerin sayısı doksana yaklaşmaktadır (Özdeş, s. 63-65). Mâtürîdî’nin tefsir anlayışı Kur’an’ı Kur’an’la, sahih hadis ve haberle, dil bilgisi kuralları ve aklî istidlâlle açıklamaktan ibarettir. Rivayetleri bazan değerlendirir, bazan olduğu gibi zikreder ya da, “Bu meselede aslolan şudur ...” diye başlayıp konuyla ilgili bakış açısını ortaya koyar ve ona göre bir sonuca ulaşır. Kaynaklarda yer alan İsrâiliyat’la ilgili rivayetleri Mâtürîdî de kaydeder, dinin kesin hükümleriyle bağdaşmıyorsa bunları eleştirir, değilse irdelenmesinin gerekmediğini söyleyerek verilmesi istenen mesaj üzerinde durur. 

Mâtürîdî, insan psikolojisine hitap eden ve duyular ötesine ait olan Kur’an beyanlarının lafzî-vaz‘î mânasında alınmasını imkânsız görür ve mecazi anlamlara yönelmenin zaruretine inanır. Yapılan tebliğin hem aklı hem gönlü tatmin edecek mânasını bulmaya çalışır. Ancak bu tür yorumlarda kesin ifadeler kullanmayıp başka anlam alanlarının yolunu açık bırakır. Teʾvîlâtü’l-Ḳurʾân’da tefsir ilmine, kelâm, fıkıh ve fıkıh usulüne, başta Mu‘tezile olmak üzere İslâm mezheplerine, ayrıca diğer dinler, düşünceler ve akımların görüşlerine temas edilir (bk. MÂTÜRÎDÎ [Tefsir İlmindeki Yeri]). Hz. Peygamber ve ashabından, Mâtürîdî’den önceki müfessirlerden, kıraat ve lugat âlimlerinden gelen rivayetler ihmal edilmemekle birlikte ağırlıklı olarak dirâyet yöntemiyle telif edilen Teʾvîlâtü’l-Ḳurʾân aynı yöntemle yazılan tefsirler için örnek teşkil eder. Kitabın neşrinin tamamlanmasından sonra yapılacak mukayeseli çalışmalar eserin etkilerini ortaya koyacaktır. el-Keşşâf adlı tefsiriyle büyük etki uyandıran Zemahşerî’nin Teʾvîlât’tan faydalandığına muhakkak nazarıyla bakılmaktadır (Özdeş, s. 84-85). Sünnî ulemâ arasında Teʾvîlâtü’l-Ḳurʾân’ın tanınmaması sebebiyle dirâyet tefsirinin kurucusu kabul edilen Fahreddin er-Râzî Kitâbü’l-Erbaʿîn’de (I, 277) ve Mefâtîḥu’l-ġayb’ın beş yerinde (V, 163; VI, 200; XIV, 228; XXIV, 244; XXVII, 188) Teʾvîlât’a atıf yapmış, Ebû Hayyân el-Endelüsî el-Baḥrü’l-muḥîṭ’te (III, 364) eseri zikretmiştir. 

Teʾvîlâtü’l-Ḳurʾân’ın bugüne kadar otuz beş nüshası tesbit edilmiştir. Bunların yirmi dokuzu İstanbul’da olup (on altısı Süleymaniye Kütüphanesi’nde, diğerleri Köprülü, Hacı Selim Ağa, Âtıf Efendi, Nuruosmaniye ve Topkapı Sarayı Müzesi kütüphanelerinde kayıtlı) altısı tam, diğerleri eksiktir. Kayseri Râşid Efendi, Konya Yûsuf Ağa (çok eksik) ve Tire Necip Paşa kütüphanelerinde de birer nüsha vardır. Ayrıca eserin Dımaşk Zâhiriyye ve Kahire Dârü’l-kütübi’l-Mısriyye nüshalarından başka Berlin ve Londra’da (sadece Âl-i İmrân sûresinin tefsiri) nüshaları mevcuttur (Teʾvîlâtü’l-Ḳurʾân, neşredenin girişi, I, 45-54). Muhammed Eroğlu Teʾvîlât’ın Fâtiha ve Bakara sûrelerinin ilmî neşrini hazırlamış (İstanbul 1971; MÜ İlâhiyat Fakültesi Ktp., Tezler-Öğretim Üyeleri, nr. 488-489), İbrâhim Avadayn-Seyyid Avadayn, Fâtiha ile Bakara sûresinin 141. âyetine kadar olan bölümün neşrini gerçekleştirmiş (Kahire 1971), Muhammed Müstefî-zürrahman, Fâtiha ve Bakara sûrelerini yayımlamıştır (Bağdat 1983). Eserin Bekir Topaloğlu’nun ilmî kontrolünde başlayan neşir çalışmalarında önce deneme mahiyetinde Fâtiha sûresi, Âyetü’l-kürsî, Bakara sûresinin son iki âyeti, Haşr sûresinin son dört âyeti ve Fîl sûresinden itibaren Kur’an’ın sonuna kadar on sûre Ahmet Vanlıoğlu tarafından neşre hazırlanmış (Âyât ve süver min Te’vîlâti’l-Kur’ân), Bekir Topaloğlu tarafından tercüme edilerek (Te’vîlâtü’l-Kur’ân’dan Tercümeler) bir arada yayımlanmıştır (İstanbul 2003). Eserin Ahmet Vanlıoğlu’nun yanı sıra çeşitli uzmanlarca hazırlanması esnasında metnin anlaşılmasını güçleştiren ârızaların giderilmesi, metindeki takdim-tehirlerin düzeltilmesi vb. tashihler yapılmıştır (İstanbul 2005-2011). Bekir Topaloğlu Teʾvîlât’ın Bakara sûresiyle ilgili bölümünü Türkçe’ye çevirmiştir (İstanbul 2007). Öte yandan bu neşir çalışmalarına başlandığı sırada Teʾvîlâtü’l-Ḳurʾân’ın tamamı Beyrut’ta basılmıştır (Müessesetü’r-risâle-Nâşirûn, 1425/2004). Fâtıma Yûsuf el-Hıyemî tarafından yayıma hazırlanan bu baskıda gerekli nüshalara bakılmadığı, eserin şerhinden metnin anlaşılmasına yardımcı olacak açıklamaların alınmadığı ve ârızaların giderilmediği görülmektedir. Mecdî Basellûm’un yaptığı çalışma (Dârü’l-kütübi’l-ilmiyye, Beyrut 2005), metinde yer alan nakillerin kaynaklarının gösterilmesi bakımından daha başarılı ise de nüsha farkları belirtilmemiş ve metindeki ârızaların giderilmesi bağlamında bir çaba harcanmamıştır. 

Mâtürîdî’nin talebelerinin talebesi olan Ebü’l-Muîn en-Nesefî’nin Teʾvîlât’ı okuturken yaptığı açıklamaları talebesi Alâeddin es-Semerkandî sonradan toplayıp düzenlemiş ve kendisine nisbet ederek kitap haline getirmiştir. Semerkandî, mukaddimede Teʾvîlât’ta çözülmesi güç ibarelerin ve kapalı mânaların bulunduğuna ve âlimlerin çoğunun bunlara nüfuz edemeyeceğine dikkat çekmiş, usûlü’d-dîn ve usûl-i fıkhın yanı sıra söz söyleme sanatları ve lugat ilmiyle uğraşanların bunları anlayabileceğini kaydetmiştir. Şerḥu Teʾvîlâti’l-Ḳurʾân (Şerḥu’t-Teʾvîlât) diye adlandırılan eserde bir taraftan anlaşılması güç ibareler açıklanırken diğer taraftan Hanefî-Mâtürîdî çizgisinde ayrıntılı bilgiler verilmekte, eserin nüshalarında mevcut hataların ve takdim-tehirlerin düzeltilmesine imkân sağlanmaktadır. Ancak bu şerhte Kehf sûresinden itibaren açıklama bulunmamaktadır. Öte yandan Teʾvîlât’ta mevcut bazı ibarelere şerhte temas edilmediği görülmektedir. Şerhin günümüze kadar dokuz nüshası tesbit edilmiştir. Bunların altısı İstanbul kütüphanelerinde mevcut olup biri asıl nüshanın üçte biri, ikisi altıda biri hacmindedir. Ayrıca Mekke, Taşkent ve Bankipûr’da birer nüshanın bulunduğu kaydedilmektedir. Taşkent nüshası sadece Âl-i İmrân ile Nisâ sûrelerini içermektedir. Bankipûr nüshası hakkında bilgi edinilememiştir. Teʾvîlât üzerine şerh mahiyetinde yapılan kısmî çalışmalardan biri Osmanlı âlimlerinden Lâlezârî’ye aittir. Lâlezârî, Fâtiha sûresinin 5. âyeti hakkındaki açıklamalarla ilgili el-Yâḳūtetü’l-ḥamrâʾ adlı bir şerh yazmıştır (Süleymaniye Ktp., Hafîd Efendi, nr. 124, 130; bk. Teʾvîlâtü’l-Ḳurʾân, neşredenin girişi, I, 45-56). 

Bazı yüksek lisans çalışmalarında Teʾvîlâtü’l-Ḳurʾân’ın bir kısım sûre ve âyetlerinin neşri gerçekleştirilmiştir. Bunlar arasında Nisâ ve Mümtehine sûreleriyle Âl-i İmrân sûresinin 1-95. âyetlerinin tefsiri yer alır (İmam Mâturîdî ve Maturidilik, s. 395). Hüseyin Uysal Mâtürîdî’nin te’vil anlayışı konusunda yüksek lisans tezi hazırlamıştır (a.g.e., s. 413). Muhammed Müstefîzürrahman (An Edition of the First Two Chapters of al-Mâtüridî: “Taʾwīlāt Ahl al-Sunna”, 1970, University of London), M. Ragıp İmamoğlu (İmâm Ebû Mansûr el-Mâtürîdî ve Te’vilâtü’l-Kur’ân’daki Tefsir Metodu, Ankara 1973) ve Talip Özdeş (İmam Mâturîdî’nin Tefsir Anlayışı, İstanbul 2003) eser üzerine doktora çalışması yapmıştır. Teʾvîlâtü’l-Ḳurʾân’ın bazı özellikleri ve Mâtürîdî’nin müteşâbih âyetlere bakışıyla ilgili makaleler yayımlanmıştır (a.g.e., s. 424-427, 431). 


Bekir Topaloğlu, TDVİA maddesi

 

Eserin arapça metni 19 cilt olarak pdf indirmek için tıklayınız

Eserin tercümesi bir heyet tarafından yapılmaya devam edilmektedir. Ensar Neşriyat tarafından basımı yapılmaktadır.

Yorum ekle


Güvenlik kodu
Yenile

.
.